Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Taşkaynak köyünde bulunan 93 Harbi kahramanı Keyvanklı Hüseyin Ağa’nın kabri, yıllardır süren ilgisizlik nedeniyle yok olmak üzere.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında sivil direnişi örgütleyen, köylüleri gönüllü birliklere katan Hüseyin Ağa, Erzurum’un efsaneleşmiş isimleriyle birlikte cephede ve cephe gerisinde omuz omuza mücadele vermişti. Nene Hatun, Name Kadın, Topal Gülizar ve Yaşar Emmi gibi halk kahramanlarıyla birlikte Erzurum savunmasının simge isimlerinden biri olan Keyvanklı Hüseyin Ağa, Aziziye Tabyaları’nın ve çevre köylerin direnişinde aktif görev aldı. Halk arasında “dağ gibi yiğit” olarak anılan Hüseyin Ağa, sadece silahla değil, halkı bir araya getiren cesaretiyle hatırlanıyor.
Toprakla bütünleşen bir kahraman kabri
Kahraman Keyvanklı Hüseyin Ağa’nın kabrini bir an önce hak ettiği duruma getirilmesi gerektiğini ifade eden yöre halkı, “Ne var ki, onun bu kahramanlığına tanıklık eden kabri bugün yok olmanın eşiğinde. Taşkaynak köyünün yukarısında, dikenler arasında kalan mezarı neredeyse tamamen toprakla bütünleşmiş. Mezar taşı okunmaz hâle gelmiş, çevresi bakımsız, herhangi bir işaret ya da bilgi levhası bulunmuyor. Onu tanıyan son kuşaklar da birer birer sessizliğe karışırken, tarihin bu sesi de solmak üzere. Keyvanklı Hüseyin Ağa’nın hikâyesi, sadece Erzurum’un değil, tüm Anadolu’nun hafızasıdır. Nene Hatun’un taşıdığı tüfeğin, Name Kadın’ın taşıdığı azığın, Hüseyin Ağa’nın taşıdığı sancağın aynı mücadelede buluştuğu unutulmamalıdır. Bu mezar, geçmişin değil, geleceğin vicdanıdır” dediler.
“Mezarı sahipsiz kaldıkça, tarih de sessizleşiyor”
Unutulmuş mirası gün yüzüne çıkaranlar ise, Erzurum’da yerel tarih çalışmaları yürüten araştırmacı-yazar Taner Özdemir, T.T. Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisi Serdar Koçak ve aynı okulun beden eğitimi öğretmeni Yücel Yasa oldu. Ekip, köyde yaptıkları saha çalışmalarıyla Hüseyin Ağa’nın mezarını belgeledi ve geçmişin izlerini kayıt altına aldı. Taner Özdemir şöyle konuştu: “93 Harbi’nde Erzurum’un sivil kahramanları bir destan yazdı. Nene Hatun’un direnişi ne kadar kıymetliyse, Hüseyin Ağa’nınki de o kadar önemlidir. Bugün o mezarın sessizliği, aslında toplumsal hafızamızın eksildiğini gösteriyor.” Öğrenci Serdar Koçak da sürece şu sözlerle katkı sundu: “Tarih kitaplarında adı geçmeyen ama halkın belleğinde yaşayan insanları tanımak, bizim için büyük bir sorumluluk. Bu sadece bir mezar değil, geçmişe açılan bir kapıdır.” Beden eğitimi öğretmeni Yücel Yasa ise çalışmanın gençlerle birlikte yürütülmesine dikkat çekti: “Sahaya çıkmak, tarihi yerinde solumak, öğrencilerde tarih bilincini güçlendiriyor. Hüseyin Ağa’nın mezarını bulmak, sadece fiziksel bir keşif değil; vicdani bir görevdi.” Hüseyin Ağa’nın torunu Fikrettin Albayrak, duygularını şu sözlerle ifade etti: “Dedemizi yaşatmak için yıllardır uğraşıyoruz. O, Erzurum’un bağrından çıkan gerçek bir halk önderiydi. Mezarı sahipsiz kaldıkça, tarih de sessizleşiyor.”
