Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘Terörsüz Türkiye’ süreciyle ilgili olarak, “Bu sürecin hiçbir noktasında terör örgütüyle hiçbir pazarlık yapılmamış ve bundan sonra da yapılmayacaktır. Bundan emin olunuz” dedi.
Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümü dolayısıyla Afyonkarahisar’da bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Sivil Toplum Buluşması” programında sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, ağustos ayının Türk tarihi açısından önemine işaret ederek, Malazgirt ve Afyonkarahisar’da tarihin iki büyük zaferinin kazanıldığını ve 26 Ağustos’ta bu zaferlerin anıldığını belirtti.
“Malazgirt Muharebesi’yle birlikte Anadolu’nun kapıları Müslüman Türk milletine açılmıştır”
Kurtulmuş, “Malazgirt muharebesiyle birlikte Anadolu’nun kapıları Müslüman Türk milletine açılmıştır ve burası bize ebediyen kıyamete kadar Türk yurdu olarak kalmak üzere ecdadımız tarafından miras olarak bırakılmıştır. Aynı şekilde aradan asırlar geçtikten sonra 72 düvelin hep birlikte yüklenerek Anadolu’yu kendi ellerine geçirmeyi planladıkları, düşündükleri bir zamanda yokluklar, yoksunluklar içerisinde bir büyük mücadeleyi, Kurtuluş Mücadelemizi verdik ve o mücadelenin altın halkalarından birisi de Kocatepe’de başlayan, 26 Ağustos’la birlikte 30 Ağustos’a kadar uzanan o süre içerisinde gerçekleştirilen Büyük Taarruz’dur. Öncelikle Büyük Taarruz’un Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bütün kuvvet komutanlarını, orada hayatlarını kaybetmiş olan bütün şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bir özerklik tartışması, farklı anadillerin resmi olması şeklinde en ufak talep yoktur”
‘Terörsüz Türkiye’ sürecine de değinen Kurtulmuş, terör örgütünün kendisini feshetme kararıyla birlikte ortaya çıkan tabloyu en iyi şekilde değerlendirmek ve bir daha terörün hiçbir şekilde Türkiye’nin gündeminde olmayacağı bir döneme geçilmesinin zorunluluğuna vurgu yaptı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, “Çok açık söyleyeyim, bir özerklik tartışması, ayrı bir bölge tartışması, farklı anadillerin resmi dil olması şeklinde en ufak bir talep yoktur. Örgüt liderinin dışarıya çıkarılması, serbest bırakılmasıyla ilgili de en ufak bir çalışma olmadığı gibi bu konuda da bir talep söz konusu değildir. Bir Türkiye modelini dünyaya hediye edeceğiz. Çatışma çözümleri gerçekten aklıselim içerisinde en uygun yollar ve müzakereleri gerçekleştirilerek sonuçlandırılabilir. Bunun için Türkiye modeli gerçekten bütün dünya için bu konuda örnektir. Bunu da ortaya koyabilirsek ne mutlu. 103 sene evvel bu topraklarda güçlü bir şekilde, birlik ve beraberlik içerisinde, yan yana ayakta durmaktan başka şansımız yok idiyse, bugün de açıkçası güçlü bir şekilde ayağımızı yere basarak, saflarımızı sıklaştırarak, birlik ve beraberlik içerisinde yola devam etmekten başka hiçbir şansımız yoktur” dedi.
“Bu coğrafyanın ortasında Türkiye istikrar içerisinde olan, yıldız gibi parlayan bir ülkedir”
Dünyadaki bütün büyük olayların neredeyse hepsinin cereyan ettiği coğrafyanın Anadolu kıtasının etrafındaki coğrafya olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
“İsrail’in Filistin üzerindeki baskılarını, zulümlerini, soykırımını görüyorsunuz. Akdeniz’deki karışıklığı, Kızıldeniz’deki karışıklığı, Karadeniz’deki karışıklığı, Kafkaslar’daki, Balkanlar’daki çekişmeleri görüyorsunuz. Tam da bütün bu coğrafyanın ortasında Türkiye istikrar içerisinde olan, yıldız gibi parlayan bir ülkedir. Birileri de Türkiye’nin bu gücünden, güçlenme potansiyelinden fevkalade ciddi şekilde rahatsızlık duymaktadır. Nasıl bizim 103 sene evvel bu topraklarda güçlü bir şekilde, birlik ve beraberlik içerisinde, yan yana ayakta durmaktan başka şansımız yok idiyse, bugün de açıkçası güçlü bir şekilde ayağımızı yere basarak, saflarımızı sıklaştırarak, birlik ve beraberlik içerisinde yola devam etmekten başka hiçbir şansımız yoktur. Elin oğlu sanmayın ki bu coğrafya üzerindeki ve bu coğrafyanın amiral gemisi olan Türkiye üzerindeki hedeflerinden vazgeçtiler. Ellerinden gelse Türkiye’yi iki günde bilmem kaç parçaya bölerek bu halkı istikrarsızlık içerisinde maalesef süründürmek isterler. Onun için akıl akıldan üstündür. Hele hele bu milletin feraseti çok daha güçlüdür, büyüktür. Zaman tam da yeniden güçlü, büyük Türkiye olma hedeflerine çok yaklaştığımız bir dönemde, içeride birliğimizi, dirliğimizi sağlamak, yani iç cephemizi tahkim etmek, dışarıda da Türkiye’yi saygın ve güçlü bir ülke olarak, dünyadaki sorunlara çözüm arayan ve çözüm bulan bir ülke pozisyonunda bu istikamette ilerletmektir.”